Tuesday, October 10, 2017

Sisam

Karlovasi


Sisam adasına Türkiye'den 2 farklı deniz yolundan ulaşabilirsiniz. Bunlardan biri Kuşadası, diğeri ise Seferihisar. Ben 2 türlü de gittim. Kuşadası'dan gittiğinizdeki avantaj, adanın merkezi olan Samos'a varıyorsunuz. Samos adanın diğer bölgelerine göre çok daha turistik, ancak yine de çok da fazla turist olduğunu söylemek zor. Samos'ta bir arkeoloji müzesi bulunmakta. Gitmişken orası da ziyaret edilebilir. Ancak Türkiye'deki antik kalıntıları gördükten sonra sizi çok da şaşırtıp ağzınızı açık bırakan bir müze değil.

Ben bu sefer Sisam'a Seferihisar'dan gittim. Cok küçük bir gümrük var, dolayısıyla bekleme sırası biraz fazla oluyor. Arabayı limana park edebilirsiniz. Feribotla Seferihisar'dan çıkmaya karar verdiyseniz durağınız Karlovasi oluyor. Karlovasi oldukça küçük bir yerleşim. Şehir merkezi biraz içeride. Liman kısmı da çok küçük, oldukça da sakin. Olmazsa olmazımız sokak köpeklerimiz tabiki komşuda da var. 


Türkiye'den feribotun gittiği günlerde (çarşamba, cuma ve cumartesi) taverna geceleri oluyor. Canlı müzik ve Yunan adaları'nda her zaman bulabileceğiniz cok kaliteli ve ekonomik balık menüleriyle cok güzel vakit geçirebilirsiniz.



Limanda taverna dışında otrup atıştırabileceğiniz yerler de mevcut. Pizza restorantı, küçük birkaç kafe var. Bir de bar var ama bar daha çok bizdeki küçük kasabalarda bulunan barlara benziyor.

Karlovasi'deki otelimizden gün batımı.

Karlovasi merkez oldukça küçük bir alan. Birkaç tane kafeterya ve az miktarda restoran var. Karnınız açsa limanı tercih edin.




Merkezdeki kilise. Biz gittiğimizde tadilattaydı, o yüzden içeri giremedik.


Potami Plajı

Sisam adasında çok güzel plajlar var. Plajların çoğunda şemsiye ve şezlonglar ücretsiz, ancak tabiki ücretli olanlar da var. Potami plajı Karlovasi limanına 3-5 dak'lık mesafede.  Bu plaj ücretsiz bir plaj. Çok da güzel düzenlenmiş. Aracı yol kenarına park ettikten sonra yürüyerek birkaç dakikada deniz kenarındasınız. Plaja girerken ayçiçekleri sizi karşılıyor.


Bu plajdaki şezlonglar ücretsizdi. Tabiki siz de bu kadar hizmet karşılığında birşeyler yiyip içiyorsunuz. Ayrıca o kadar sıcakta soğuk birşey olmadan çok da fazla dayanmak mümkün değil. Bu plaj taşlık bir plaj. Yer yer kum ve taş karışmış durumda ama taşlık yerlerden hoşlanmıyorsanız biraz sıkıntı yaşayabilirsiniz. Bu plajda daha çok yerli halk ve Türkler var. Türklerin yoğunlukta olmasının nedeni Karlovasi'ye Seferihisar'dan kalkan feribotlar elbette.



Potami şelaleleri

Potami plajından yüzünüzü dağlara çevirdiğinizde Potami şelalelerine giden küçük patikayı göreceksiniz. Biraz ilerlediğinizde ilk karşınıza çıkan küçük bir şapel.


Patikayı takip edin.. Etrafınız çok güzel ağaçlarla çevrili..  Tipik kavurucu bir Ege gününün ortasında sıcaktan bunalınca ve deniz kenarında yatmaktan sıkılınca hemen buraya gelebilirsiniz. Ancak içinizde mutlaka mayo olsun aksi halde çok fazla ilerleyemiyorsunuz.


Mayosuz geldiyseniz eğer, burası gidebileceğiniz son nokta. Buradan sonra suyun içinden devam etmeniz gerekiyor, dolayısıyla telefon ya da fotoğraf makinesi alamazsınız. Sadece suyun içinden gitmek de değil, yanı sıra bazı bölgelerde suyun içindeki taşlara tırmanmak ya da dağa tırmanmak durumundasınız. Bu yüzden eğer buraya gelmek istiyorsanız sadece mayo ile gelin.

Eğer yine de mayo almamışsanız ya da ilerlemek istemiyorsanız, bu merdivenlerden çıkıp diğer taraftan inebilirsiniz. Ancak tabiki şelaleye buradan gidemiyorsunuz, sadece birkaç engeli atlıyorsunuz.

Ben gittiğimde merdivenle çıkılan son noktada bir kafeterya kurulmuştu, ancak henüz aktif değildi.

Burası da diğer taraftan iniş. Öyle çok düzgün ve güvenli merdivenler bekliyorsanız hayal kırıklığına uğrarsınız. O nedenle kendinize güveniyorsanız bu yolu almanızı öneririm, aksi halde merdivenlerin başladığı yerden geri dönün.


Bu merdivenler sadece çekebildiklerim. Bazı yerlerde tutunmayı tercih ettiğim ve arkamdan da sürekli insanlar geldiği için çok daha dik ve ürkütücü yerleri çekemedim.


Agios Konstantinos


Karlovasi'den Samos'a doğru giderken küçücük bir koy Agios Konstantinos. Yine taşlık bir koy ve alışkın değilseniz yürümek bir hayli zor olabiliyor. Ama yolun üzerinde ve denizi tertemiz. Gitmişken bir serinleyin derim.


Manolates

Agios Konstantinos'tan çıkar çıkmaz hemen Manolates tabelasını göreceksiniz. Mutlaka girin.  Güzel bir ormanlık alandan geçerek varacağınız Manolates küçük bir yerleşim, ama şimdiden turistik olmuş. Tabiki tüm adanın ne kadar turistik olduğu da ayrı bir konu.

Burası dar sokakları, küçük hediyelik eşya dükkanları olan ve Yunan yemekleri yiyebileceğiniz tipik bir yerleşim. Biraz yokuşa kurulmuş ama dinlene dinlene gezebilirsiniz.

Hediyelik eşya dükkanlarında genelde seramikler ve el yapımı takılar var. Özellikle takı sevenler burada oldukça orjinal parçalar bulabilirler. Fotograf meraklılıarı da güzel karaeler yakalayabilirler. Tüm kasabanın gezilmesi için maksimum 1 saat yeterli.

Her yerleşimde olduğu gibi burada da küçük bir şapelimiz mevcut. Manolates gibi şapeli de özenli. 

Tsaubo beach

Agios Konstantinos'tan Samos'a doğru deniz kenarından devam ettiğinizde karşınıza çıkıyor Tsaubo Beach. Tüm Sisam'da olduğu gibi burada da deniz tertemiz ve berrak. Buradaki şezlongların bazıları ücretli iken bazıları ücretsiz. Bir fark var mı derseniz hayır yok. Üzretli olanlar denize biraz daha yakın, ama ücretsiz olanlar ağaçların altında -ki bence serin serin cok daha güzeldi.



Su gördüğünüz koyun arkasında küçük çaplı bir çıplaklar kampı var. Aslında yüzerken orayı gördüğümüzde çıplaklar kampı olduğunu farketmemiştik, çünkü yüzdüğümüz yere çok da yakın değildi. Biraz değişiklik olsun, macera olsun diye kayaların arkasından yüzerek o plaja gidelim dedik. Zaten çıplaklar kampı olduğunu da oraya varınca anladık.




Pisagor

Karlovasi'den Pisagor'a 2 yolla gidebilirsiniz; ya deniz kenarından ya da adanın içinden. Biz deniz kenarından gitmeyi tercih ettik. Ancak böyle söylediğimde yanlış anlaşılmasın, tüm adayı deniz kenarından dönerek ulaşmadık Pisagor'a. Daha doğrusunu söylemek gerekirse denedik ama başaramadık, çünkü Samos'tan sonra deniz kenarından devam etmek isterseniz belli bir süre sonra çok bozuk toprak yollara geliyorsunuz ve isteseniz de devam edemiyorsunuz. Bu nedenle Samos'tan sonra doğrudan Pisagor tabelasını takip edin derim. Pisagor'un doğduğu yer olarak biliniyor.



Pisagor'un bizim yazlık kasabalarımızdakine cok benzer bir havası var, sadece biraz daha az kalabalık. Bizim limanlara benzeyen limanın kenarında balık restoranları olmazsa olmaz elbette.



Bir küçük kilise.. Pisagor'un biraz daha içlerine doğru. Zaten hiç o kadar büyük bir yer değil. Arabayla giderseniz şehrin içinde ücretsiz otopark var. Arabayı oraya park ettiğinizde hemen karşınızda kiliseyi buluyorsunuz. Ancak bir de limanda park yeri var, kilisenin olduğu yer limandaki değil şehrin içindeki park alanına yakın.



Kilisenin olduğu yer birazcık yüksekte kalıyor ve güzel bir manzara sunuyor.



Pisagor çok da büyük bir yerleşim değil. Dolayısıyla gezmek de kolay. Klasik dar ara sokakları bulabilirsiniz. Bu arada küçük sevimli restorantlarda tipik yunan adası yemeklerinden de tadabilirsiniz.



Ana cadde. Burada küçük hediyelik eşya satan dükkanları bulabilirsiniz. Aç gözlü olmamayı öğütleyen pisagor bardaklarından alabilirsiniz. Bardağı fazla doldurduğunuzda içindeki sıvı akıp gidiyor.



Pisagor'un girişi ve de çıkışı. Küçük bir kasaba, küçük bir liman..

Monastery of Panagia Spiliani

Pisagor'dan çıktıktan sonra Eupalinus tünellerine doğru giderken yolunuzun üzerindeki bu kilise, Sisam'a gittiyseniz ve plaj dışında birşey görmek istiyorsanız gitmenizi önereceğim bir yer. Böyle söyleyince çok da muhteşem bir yapı göreceğinizi düşünmeyin tabiki, ama yine de farklı bir havası olan küçük bir kilise. Bir tepe üzerine inşa edilmiş güzel manzaralı bir kilise.

Kiliseye arkanızı dönün ve ilerleyin. Bir mağara girişi göreceksiniz. Durmayın, devam edin.

Değişik olan bölümü bir mağara içine oyulmuş ve yerleştirilmiş olan ibadet yeri. Mağaranın içinde az bir miktar yürüdükten sonra sizi çok çok küçük bir ibadethane bekliyor.

Burası da mağaranın içindeki ibadethane.

Eupalinus Tunelleri


Tüneller M.Ö 6. yy'a dayanıyor. Döneminde su ihtiyacını karşılamak için yapılmış. Dolayısıyla çok sanatsal oluşumlar görmeyi bekliyorsanız yanılıyorsunuz. Tunel farklı zamanlarda ortaya çıkarılmış 2 bölümden oluşuyor. Tuneller için 2 çeşit tur düzenleniyor. Bunlardan biri kısa biri daha uzun. Tüm tuneller boyunca farklı birşey görmüyorsunuz, bu nedenle kısa turu alsanız da olur.


Burası farklı zamanlarda ortaya çıkarılmış olan tunellerin kesiştiği yer. Farklı birşey var mı? Yok.. Görmeye değer mi? Gitmişken görülebilir ama kısa tur kesin yeterli.

Psili Amnos

Psili Amnos, Sisam'ın kum plaja sahip nadir plajlarından. Çeşme'nin plajlarna ve denize çok benziyor. Derinleşmeyen sığ bir deniz. Sezlonglar için 2 euro gibi bir ücret ödüyorsunuz.


Plajın hemen arkasında çok sevimli bir restoran var. Küçük balık diye tabir edilen balıktan yiyebilirsiniz, bizdeki papalina gibi. Adanın bu kesiminde küçük balığı içine soğan da koyarak diğer taraftan biraz daha farklı yapıyorlar, kesinlikle tavsiye ederim.

Posidonio

Çok çok küçük bir yerleşim. Fazla fazla vaktiniz yoksa gitmenizi önermem. Daha çok balıkçılık yapılan bir liman gibi. Ayrıca bol miktarda da yat park etmiş bulunuyor, o kadar küçük alan içinde bu kadar yat ve balıkçı teknesi görmek ilginçti. Özelliği Türkiye'ye çok yakın olması. Karşı taraf elinizle koymuşsunuz kadar yakın.




Psili Amnos 

Bu Psili Amnos da adanın güney batısında. Adanın kuzeyindeki Karlovasi'den buraya adayı ortadan bölecek şekilde geçerek geldik. Gelirken adanın Maratokampos denilen bölgesinden geçmeyi tercih ettik. Maratokampos bölgesi geniş bir bölgeyi kapsıyor ve içinde küçük küçük yerleşimler mevcut. Yaklaşım yarım saat kadar sürdü buraya gelmek. Karlovasi'den adanın içine doğru önce tırmanıp sonra adanın diğer tarafından denize doğru iniyorsunuz.

Arabayı Plaja kadar sokmak mümkün değil. O nedenle yukarıda bir yere yola parkettik. Oradan yürüyerek plaja indik. Oldukça uzun bir plajı var, adanın bu tarafında Türk turistler daha az. Daha çok yabancı turistler var.



Plaj diğer Psili Amnos'taki gibi kum. Deniz de yine bizim Ege denizlerine benziyor. Son derece parlak ve pırıl pırıl. 

Koumeika


Psili Amnos'tan adanın doğusuna yani Türkiye'ye doğru giderken Koumeika denilen kasabanın alt kesimlerine ulaşıyorsunuz. Bu kıyı kesimdeki plajlar daha çok turistler için. Girdiğinizde şezlonglar ve şemsiye için ücret ödüyorsunuz. Ama yine de ödediğiniz ücretler Türkiye'den ucuz. Biz bir tanesini seçtik ve birkaç saat takıldık. Ben sıcakta kalmaktansa hamakta sallanmayı tercih ettim.


Ne yenir?

Adada tabiki balık yenir. Özellikle kalamar, karides, ahtapot ve bizdeki papalinaya denk gelen "small fish" dedikleri küçük balık. Mastello peyniri de denemeyi unutmayın. Olmazsa olmaz "Greek salad". Bu arada söylemek gerekli: Adada genelde kredi kartı geçmiyor, nakit ödemeniz bekleniyor. Ama eğer tavernalara girerken nakit paranızın olmadığını ve kartla ödeme yapabileceğinizi söylerseniz sorun çıkmıyor, yani önceden mutlaka konuşun. Aksi halde genelde post cihazı bozuldu, çalışmıyor gibi bahaneler bulabilirsiniz. Yine de mutlaka nakitle gidin.

Fava kesinlikle çok başarısız. Kendiniz şöyle bolca zeytinyağı ve limon eklerseniz nispeten lezzetli, olabiliyor.
Küçük balık. Adada 2 türlü küçük balık yapılıyor. Biri Karlovasi tarafında soğansız olarak yapılan, diğeri ise soğanlı olarak yapılan. Ben soğanlı pişirileni daha çok beğendim ama sonuçta ikisi de çok lezzetli.
Karidesli menemen tarzı bir yemek. Oldukça ağır ve porsiyonlar da hiç küçük sayılmaz. Bu nedenle kesin olarak değişik yiyecekler spariş edip paylaşmanızı öneririm. Yukarıdaki yemek bildiğiniz menemenin bol peynir ve karides eklenmiş şekli. Çok lezzetli ama ağır bir yemek.


 Midyeleri nasıl yapıyorlar bilemiyorum ama hepsi çok lezzetli.

Bu midye bir çeşit sulu sosla servis ediliyor. Bu da güzel ama sade olanı daha lezzetli geldi bana.

Olmazsa olmaz tabiki de Uzo. Uzo'nun bir de susuz içileni var (bizde boğma rakıya denk geliyormuş), ancak ben onu içmeyi başaramadım.

Adada ballı yoğurtu da deneyin. Bal bizim ballara hiç benzemiyor, daha çok şurup gibi. Yoğurt da bizim süzme yoğurt gibi, hatta peynire daha çok benziyor bile diyebilirim.