Saturday, June 25, 2016

MEKSİKA


MEKSİKA

Meksika, kuzeyde Amerika Birleşik Devletleri ve güneyde Guatemala ve Belize ile komşu, İspanyolca'nın konuşulduğu kendisine özgü bir devlet. İzmir'den Meksika'nın Mexico City şehrine ulaşabilmek için İzmir-İstanbul-Amsterdam-Mexico City olmak üzere toplam 3 aktarma yapmak durumundaydık. Dönüş yolculuğu ise Cancun'dan olduğu için, bu uçuşa bir de Cancun-Mexico City'yi ekledik, sonuçta 4 uçuş ve yaklaşık 40 saate yakın bir yolculuk ile evimize vardık. Yol çok uzun olmasına rağmen, yine de buna değen bir yolculuk.

Mexico City'nin nüfusu yaklaşık 25 milyon, bu da demek oluyor ki inanılmaz bir insan kalabalığı var. Tarihi merkezde Aztek ve Mayalardan çok, koloniyal döneme ait eserler bulunuyor.

Olmek, Maya, İnka ve Aztekler tarihteki en büyük topluluklardan olmasına rağmen, bu toplumlar hakkındaki bilgimiz çok sınırlıdır. Bugünkü Meksika'ya ilk gelenler Mayalardır. Daha sonra sırasıyla Olmekler, Peru'da İnkalar ve son olarak da Aztekler geliyor. Olmekler büyük şehirler kurmadıkları için onlardan geriye pek birşey kalmamış.



Mayalar MÖ 2600'lerden itibaren orta Amerika'da yerleşmeye başlıyorlar. Bu bölgede en uzun süreli kalan toplum Mayalar. En önemli şehirlerini MS 200-1000 arasında inşa ediyorlar. Kendilerinden sonra gelen Olmeclerle sahip oldukları ilişkiler sonucu kültürleri, mimarileri şekilleniyor. 


MEXICO CITY

Mexico City Meksika'nın başkenti. Aslında buraya geldiğinizde kendinizi öyle çok da farklı bir yere gelmiş gibi hissetmiyorsunuz. Eğer Maya tapınakları nerede, Aztek kalıntıları nerede diye bir beklentiniz varsa, haberler kötü. Çünkü burası İspanyollarca tamamen harap edilmiş ve yeni bir yerleşim merkezi olarak tekrar kurulmuş. Yukarıda 'Angel of Independence' anıtı izleniyor. 1910'da gerçekleştirilen reform sonrasında yapılıyor ve bu reform ile din işleri devlet işlerinden ayrılıyor. En ünlü cadde La Reforma İspanyolların kurduğu ilk cadde olarak biliniyor. 


                                          
Columbus heykeli. Columbus ilk olarak 1492 senesinde Küba'ya geliyor. Aslında Portekizli, ancak İspanya kralı tarafından görevlendiriliyor. Zamanında Osmanlı İmparatorluğu İpek Yolu'na hakim olunca, burayı kullananlardan vergi alıyormuş. İspanya da bu vergiyi vermemek için alternatif yollar ile Hindistan'a ulaşmaya çalışıyor. Bu sırada da Amerika kıtasına Küba'ya ulaşıyor.


Mexico City'nin ünlü Zocalo Meydanı. Meydan aslında çok büyük, ancak bizim gittiğimiz dönemde yılbaşı hazırlıkları nedeniyle alan inşaat alanına dönmüştü. Meydanda devasa Meksika bayrağı dalgalanıyor. Etrafında ünlü katedral ve devlet sarayı (Palacio National) bulunuyor. Meydanın etrafında küçük restoranlar, dükkanlar ve hediyelik eşyacıları görebilirsiniz. Meydanın hemen arkasında (katedral tarafında) Aztekler'in tapınak kompleksinin kalıntılar var, ancak şehrin içinde öyle bir sıkışmış ki, Aztekler'i ne görmek ne de hissetmek mümkün. Zaten pek birşey de bırakmamış İspanyollar.


Metropolitan Katedrali. Latin Amerika'nın en büyük kilisesi. Yapımı yaklaşık 300 yıl sürüyor.


Katedral Texcoco göl yatağının üzerinde kurulmuş olduğu için bina yavaş yavaş gömülüyor. Çok dengeli bir gömülme olmadığı için karşıdan bakıldığında binanın hafifça sola yattığını görmek mümkün.


İbadethane Katedralin yanına kurulmuş.


Palacio Nacional. Bina Zocalo Meydanına bakıyor. Eskiden İmparator Montezuma'nın sarayının olduğu tere inşa edilmiş. Cortes işgalden sonra burayı kendi sarayı olarak kullanıyor. İçerisinde hala bazı resmi ofisler var ancak saray ününü Diego Rivera'nın duvar resimlerinden alıyor.

Sarayın iç avlusu. Duvar boyamalarını görmek için buradan geçiliyor.


Duvar resimleri 3 ana bölümden oluşuyor. Merdivenlerden çıktığınızda ilk karşınıza çıkan duvarda Meksikanın tarihi resmedilmiş. Sağ kanatta İspanyollar gelmeden önce Meksika yerlilerinin resmedildiği görülüyor. Sol kanat ise Meksika'nın bugününü ve yarınını simgeliyor.







Mexico City'deki Ulusal Antropoloji Müzesi. Prehispanik dönem ve İspanyolların keşfi arasındaki zaman dilimine ait eserlerin bulunduğu, konusunda dünyanın en kapsamlı müzlerinden birisi.


Girişteki sütun yukarıdaki dev çatıyı destekliyor. Mitolojik bir ağacı betimliyor aslında. Sütunda temel olarak önemli 3 öğe var. Kartal güneşi simgeliyor ve güneşe doğru uçuyor. Jaguar geceyi ve gücü simgeliyor. Yılan ise deri değiştirdiği için yenilenen hayatı simgeliyor.


Güneş Taşı. Ortada güneş tanrı var, etrafında Aztek tören takviminin 20 gününün simgeleri ile çevreleniyor. Takvim taşı (Calender stone) olarak da geçiyor ancak takvim olarak fonksiyon görmekten çok Aztek kosmosunun orjinini anlatıyor. Bu taşta 5 ayrı Aztek döneminin yaratılışı gösteriliyor. Merkezde Güneş Tanrı (Tonaliuh) kulaklarında küpe ve ağzından dil çeklinde çıkan kurban etme bıçağı ile gösteriliyor. Güneş tanrı her iki yanda insan kalbini pençeleri içinde tutuyor. İnanışa ve güneş taşında simgelendiğine göre 5 ayrı dönem var, bunlardan 4'ü yaşanmış bitmiş ve 5. şuanda içinde yaşadığımız zaman. Güneş tanrı simdesinin etrafındaki 4 kare zamandaki bu hareketliliği gösteriyor. Aralardaki 4 nokta ise 4 dönemi işaret ediyor. Bu 4 hareket 5. dönemi hazırlıyor. Sağ üstteki karede jaguar, sol üsttekinde rüzgar, sol alttakinde yağmur ve sağ alttakinde su gösteriliyor. Her dönem, bu simgelerin işaret ettiği olaylarla yok edilmiş. 5. dönemin (5. güneş) ise depremlerle yol olacağına inanılıyor. Bu simgelerin etrafındaki dairede 20 günün simgeleri var. Dairenin etrafında kuzey, güney, doğu ve batı yönlerini belirleyen işaretler var. taşın en altında 2 yılan ve yılanların ağızlarından çıkan 2 yüz mevcut. Bu yılanlar ateş yılanları (Fire serpents), güneşi gökyüzüne taşıyorlar. Kurban etme bu toplumlarda çok yaygın. Konu ile ilgili bir efsaneye göre içinde bulunduğumuz 5. çağı ve yaşayanlarını kurtarabilmek için 2 tanrı kendini feda ediyor. Güneş, ilk tanrının kendini feda etmesi sonucunda hareket yeteneğini kaybedince diğer bir tanrı da kendini feda ediyor ve güneş hareketine devam edebiliyor. Bu tanrıların kendilerini isteyerek feda etmesi, insanların da onlara sürekli şükretmesi şeklinde geri dönüyor. İnsanlar ve hayvanlar bu tanrılara kurban ediliyor. 


Deniz kabuklarından yapılmış savaş zırhı.


Toltec-Coyote başlıklı savaşcı başı.


Aztek tüylü yelpazesi.


Kral Montezuma'nın tacının replikası. Orjinali Viyena'da imiş.


Maya yağmur tanrısı Chaac. Maya toplumu temel olarak tarımla çok içli dışlı olduğu için dünya, yağmur ve hasata yönelik çok sayıda tanrıya sahiptir. Chaac maya toplumunda çok populer bir tanrı olduğu için pekçok tapınakta heykellerini ya da kabartmalarını görmek mümkün. Çok hayırsever bir tanrı olmasına rağmen sellere ve fırtınalara ya da kuraklık ve açlığa da neden olabiliyor. Gökyüzünde yaşıyor ancak Chichen Itza'daki kutsal cenote'de de yaşadığına inanılıyor. Bu cenote Chaac'ın dünyasına açılan kapı. Aynı zamanda buraya insan kurbanlar da atılıyor.


Tüylü yılan Meksika'nın hemen tüm tapınaklarında görülebilen en önemli Maya tanrılarından. Tüm orta Amerika'da değişik isimde ama aynı anlamda bu tanrıya rastanıyor. Örneğin Azteklerdeki Quetzalqoatl ile aynı tanrı. Kukulkan, bir başka ismiyle Tüylü Yılan, aynı zamanda Venüs ve rüzgar tanrısı. Tüylerle kaplı çıngıraklı yılan olarak betimleniyor. Kukulkan'a tapınmanın Toltec'lerden kalma bir ibadet olduğu söyleniyor. Adına insan kurbanlar veriliyor.


Frida Kahlo müzesi, Fridanın eşi Diego Rivera'nın Frida anısına müze olarak bağışladığı ve Frida'nın doğduğu, çocukluğunun geçtiği ve eşi ile beraber yaşadığı kendi evi. Mavi ev olarak da biliniyor. Frida'nın çok ilginç bir hayat öyküsü var. 6 yaşında geçirdiği çocuk felci sonrasında bir bacağı diğerinden ince kalıyor. 18 yaşındayken geçirdiği bir trafik kazası Frida'nın hayatında önemli bir dönüm noktası. Kazadan sonra 3 ay hareketsiz biçimde yatması gerekiyor. Frida'yı ençok etkileyen noktalardan biri de kaza sonucuda doğum yapabilme yeteneğini kaybetmesi. Gerek psikolojik gerekse de fiziksel olarak çok acı veren bir dönem oluyor Frida için. Ancak bu dönemde Frida resim yapmaya başlıyor. İyileştikten sonra da tıp okulunu bırakıp resim yapmaya devam ediyor.


Frida resim yaparken önemli Meksikalı ressam Diego Rivera ile tanışıyor. Diego Frida'dan çok etkileniyor ve ikili bir süre sonra evleniyor. Ancak çiftin evlilik hayatı son derece çalkantılı olarak geçiyor. Her ikisi de birbirini başkaları ile aldatıyorlar. Frida bi-seksüel olduğu için hayatına bazen kadınlar bazen de erkekler girebiliyor. Diego Frida'nın kadın sevgililerinden rahatsız olmuyor ancak erkek sevgililerini çok kıskanıyor. Diego da Frida'nın kızkardeşi ile birlikte oluyor. Sonrasında ikili boşanıyor ama daha sonra tekrar evleniyorlar. Müzenin girişinde Frida ve Diego'nun birlikte bir resimleri bulunuyor.


Müzenin bahçesi.

MERIDA

Merida Yucatan yarımadasındaki en büyük şehir. Turistik bir şehir, içinde Mayalardan kalan pek birşey yok. Koloniyal bir yerleşim olduğu için daha çok İspanyllar'ın oluşturduğu yapılar var. Merida'daki katedral. Meydanın biraz çapraz karşısında.


Merida'da geceleri çok güzel geçiyor. Örneğin bir gece meydanda bu bölgede yaygın olan top oyununun o dönemde nasıl oynandığına dair harika bir gösteri vardı. Bu oyuna ait buluntular hemen hemen tüm büyük Maya-Aztek tapınaklarında var. 2 grup, topu sadece gövdeleri ile bir halkadan geçirmeye çalışıyor. Eğer belli bir sürenin ardından hiç kimse geçiremezse oyun bildiğimiz penaltılara kalıyor. Eski zamanda bu oyunu kaybedenlerin tanrılara kurban olaraka verildiğine ait çok da kesin olmayan bilgiler var. Yani aslında bu sadece eylenmek için oynanan bir oyun değil, aksine hayati riski yüksek olan bir oyun.


Oyuncularla fotoğraf çektirmezsem olmaz.


Hükümet sarayı. İçisinde yine çok güzel duvar resimleri bulunuyor.





Merida'da akşamlar çok hoş geçiyor. Sadece meydanda otursanız bile etrafta izlenecek pekçok şey bulabilirsiniz. Kendi kendine müzik yapanları dinleyebilir, el yapımı eşyalar satan yerli halkla vücut dilinizle sohbet edebilirsiniz.


Merida 1542'de oldukça geniş bir Maya yerleşiminin üzerine kurulmuş bir şehir. Kurucusu Francisco de Montejo. Yukarıda kurucusunun evinin girişini görebilirsiniz.




Bir başka Merida akşamında bir yandan tekila shot'larınızı yaparken diğer yandan yerel giysiler içinde dans eden gösteri ekiplerini izleyebilirsiniz.


Merida'daki Antropoloji Müzesi. Çok büyük bir müze değil, ama içinde çok güzel eserler var. Merida giderseniz burayı ziyaret edin derim.



UXMAL

Uxmal kesin olarak ziyaret edilesi bir yerleşim. Öncelikle henüz çılgın bit turist populasyonu olmaması burayı rahat rahat gezmenizi ve biraz da olsa o dönemleri hissedebilmenizi sağlıyor. Önemli Maya yerleşimlerinden biri. Yerleşimin girişindeki hayat ağacı.


Girişte bizi 'Magician's Pyramid' karşılıyor. Bir rivayete göre cüce büyücü burayı bir gecede yapmış. Ancak araştırmalar piramidin 5 ayrı dönemde inşa edildiğini gösteriyor. Radyokarbon tarihleme tekniği inşaatına MÖ 6 yüzyılda başlandığını gösteriyor. 5 basamaklı bir piramid.


Büyücü Piramidi'nin oval yapısı onu diğer piramitlerden ayırıyor.

Kuşluk.


'Nunnary Qaudrangle'. Bu isim (manastır) İspanyollar tarafından verilmiş. Tam olarak ne amaçla kullanıldığı bilinmiyor. Bu koplekste tanrı Chaak'ın figürleri çok yaygın.


'Nunnary Qaudrangle'




Piramidin tepesinde Chaak figürünü görebilirsiniz.


'Great pyramid'. Güneş tapınağı olduğu söyleniyor. Bu piramide tırmanabilirsiniz, ancak gerçekten iyi bir kondüsyonunuzun olması gerekiyor. Ama yukarı çıktığınızda göreceğiniz manzara, yoğun bir orman içinde yükselen piramidler ve kalıntılar. Kesinlikle tırmanmaya değer.



Top sahası. Bu oyun orta amerikada çok yaygın. Nasıl olyanandığına ait rivayetler var ancak kesin olarak söylemek mümkün değil. Topun kalça yardımıyla halakalardan geçirilmesinin amaçlandığı söylense de, halkalar o kadar yüksekteki bunu yapabilmek ne kadar mümkün bilemiyorum.


'Governers Palace'. Hükümet Sarayı. Ana giriş kapısı Venüs ile aynı hizada konumlanıyor.


'Turtle House'. Bu isim de sonradan İspanyollar tarafından verilmiş.


'Dovecote'. Güvercinlik.


Anne köpeciğimiz ve yavruları bu tapınak bölgesini seçmiş. Yavruları uzak bir yerde saklıydı. Bizim o bölgeye gittiğimizi görünce tüm hızıyla peşimizden geldi. Zarar vermediğimizi görünce rahatladı. 


Magician's pyramid ve nunnary's quadrangle bir arada.


CHICHEN ITZA


Chichen Itza Yucatan Yarımadasında yeralan ve Mayalar tarafından oluşturulan bir yerleşim. Çocukluğumdan beri ençok gitmek istediğim yerlerden biri idi. Ancak fazla gecikmişim çünkü gereğinden fazla turistik bir halde buldum kendisini. Hala çok güzel ve etkileyici ancak ruhunu pek hissedemedim çünkü aşırı kalabalık ve turistik eşya satıcıları neredeyse tapınağın içine kadar girmiş durumda.

El Castillo olarak da bilinen Chichen Itza'daki en bilinen piramid. Orta ameraika'nın basamaklı piramitlerinden. Kukulkan Piramidi olarak da anılabiliyor, çünküilkbahar ve sonbahar ekinokslarında güneş batarken köşede tanrı Tüylü Yılan'ın piramidin tepesinden aşağıya indiği gibi bir görüntü oluşuyor.


Ekinoks zamanı olmadığı için Kukulkan'ı tam olarak görmek mümkün değil. Çünkü normalde Tüylü Yılan aydınlık oluyormuş, bizim burada ise tam tersi bir görüntü var, Tüylü Yılan karanlıkta kalıyor. Ancak yine de görüntüyü tahmin edebiliyorsunuz.


Geceleyin öneceden bilet ayarlamak kaydı ile Chichen Itza'da yapılan gece gösterisine katılmak mümkün. Fazla turistik bir gösteri ama gitmişken izlenebilir.


'Temple of Warriors'. Savaşçılar Tapınağı. Geniş basamakları olan kısa bir piramid ve etrafındaki sutunlardan oluşan bir tapınak. Sütunların savaşçıları simgelediği söylenniyor. Yapının orjinalinde bu sütunların bir çatıyı desteklediği söyleniyor. Piramidin tepesinde Chac Mool'u görebilirsiniz.


El Castillo ve Temple of Warriors bir arada izleniyor.


Top sahası. Halkalar o kadar yüksekteki bu oyunun söylendiği gibi oynanması pek mümkün değil gibi.

Arka planda topun geçirilmeye çalışıldığı halka ve önde Kukulkan.


Top sahasının dışarıdan görüntüsü. Çok büyük bir alan kaplıyor. Orta Amerika'daki en geniş ve en iyi korunmuş top alanı olarak biliniyor.


Venüs Platformu. Venüs'e adanmış bir yapı.


Kafatası platformu. Dikey olarak yerleştirilmiş kafatası oymaları izleniyor.


El Caracol. Platform üzerinde yerleşmiş bu yuvarlak şekilli yapı genel Maya yapılarından daha farklı. Yuvarlak olması buranın bir gözlem evi olduğu fikrini destekliyor. Özellikle Venüs ile ilgili ve ekinoks sırasında günüşin konumlanması ile ilgili astronomik olayların üst tarfataki 3 pencere ile ilişkili olduğu söyleniyor.


Chichen Itza'nın turistik olmasının tek güzel tarafı otelin de bu bölgede konumlanmış olması. Ortam gerçekten çok güzel. Bitki örtüsü bizim alıştığımızdan çok farklı. Dev yapraklar, uzun ağaçlar ve yemyeşil bir taban var. Biz burada bungolovlarda kaldık. Kesinlikle tavsiye ederim.


Kaldığımız bungolovlar.


Bungolovumuzdan manzara.




EK BALAM




Ek Balam Yucatan bölgesinde kurulmuş bir Maya kenti. Bu bölgelerin özelliği, doğa son derece canlı ve sürekli yağan yağmurlardan dolayı her türlü insan yapısı ormanın içinde kalmaya mahkum. Ek Balam da bu tarzdaki yerleşimlerden. MS 700-100 yıllarında kullanılmış bir şehir.



El Torre (Kule).



CENOTE


Ek Balam yakınlarındaki Cenote. Cenote kireçtaşı yapının çökmesiyle oluşuyor, çökme sonucunda alan yeraltı suları ile doluyor ve Güney Amerika kültürlerinde kutsal sayılan bu doğal havuzlar oluşuyor.

Ağacın köklerine dikkat..




Gezimiz sırasında günümüzde aktif olarak kullanılan gerçek bir şaman köyünü ziyaret edelim dedik. Teknolojik herhengi bir malzeme mevcut değil. Sazdan yapılmış kulubeler ormanın içinde seyrek seyrek..


Her ne kadar yaşanılan bir Şaman köyü olursa olsun, yine de turistler için küçük gösteriler var. Biz de bu törene katıldık, törenin amacı kutsal cenoteye girmeden önce arınmak.



Meksika doğal olarak bol bol kaktüs görebileceğiniz ve hatta yiyebileceğiniz bir ülke. Kaktüsü değişik biçimlerde pişirip yiyorlar.


Burada gördüğümüz tütün. Tütünün önemi çok fazla, çünkü halk avlanmaya çıkarken bu bitkiden faydalanıyor. Hayvanlar insan kokusunu biliyorlar, bu nedenle ava çıkacaklar vücutlarına tütün bitkisinden sürüyorlar. Böylece hayvanlar insan kokusunu alamıyorlar.


Bizim Karadeniz'deki gibi bu bölgede de mısır ve fasülye çok yaygın. Ekilecek yer sınırlı olabildiği için hasat zamanları farklı olan bu bitkiler ekiliyor. Örneğin hasat edilmiş mısırı fasülye sırık olarak kullanıyor.


Hamak yapımı halkın gelir kaynaklarından biri. Hamakların çoğu makine yapımı, ama el yapımı olanları da bulmak mümkün. Eğer satın almak istiyorsanız kesinlikle pazarlık edin.


Mezarlıkları çok değişik, rengarenk. Her renk bir şeyi simgeliyor, kadını, erkeği, çocuğu vs.


COBA



MÖ 50 yıllarında kurulmuş olabileceği söylenen bir Maya şehri Coba. Zamanında Yucatan yarımadasındaki en gelişmiş Maya şehirlerinden biriymiş. Bulundurduğu su kaynakları nedeniyle 40.000 kadar insanın yaşadığı söyleniyor. Şu anda Coba'nın tüm arkeolojik yapıları gün yüzeyine çıkarılabilmiş değil, büyük bir kısmı hala ormanın altında gömülü. Açığa çıkmış alan da oldukça büyük, bu nedenle eğer uzun yürüyüşlerle aranız iyi değilse hemen girişte bisiklet kiralayabilirsiniz.

Hemen girişe yakın bölgede La Iglesia Piramidi'ni görebilirsiniz. Piramidin taşlarının üzerinden ağaçlar fışkırıyor. Halk buranın tapınak olabileceğini düşünüyor. Coba'daki en yüksek piramit değil ancak en eskisi.



La Iglesia piramidinin biraz arkasında top sahası bulunuyor. Maya inancına göre haç işareti kutsal. Hristiyanlıkla ilgisi yok. Haçın her bir ucu bi rengi simgeliyor. Kuzey beyaz, güney sarı, doğu kırmızı ve batı siyahı simgeliyor.  Aynı zamanda piramidin tepe noktasında güneş doğumu simgeliyor. Top sahalarının ise yeraltı dünyasını simgelediği düşünülüyor. Tersine konik bir yapısı var bu top sahalarının, güneş gece olduğunda bu huninin tabanına geliyor ve böylece bir döngü izleniyor.



Sağda görülen gözleri açık kafatası güneşin doğuşunu simgeliyor, restorasyon görmüş. Altta solda görünen kafatası ise restorasyon görmemiş ve gözleri kapalı, o da güneşin batışını simgeliyor.



Ixmoja Piramidi. Yucatan yarımadasındaki en uzun piramid. Diğer adı Nohoch Mul.


Nohoch Mul'a tırmanmadan öncesi..


Tırmandıktan sonraki keyif.. Ortadaki ip tutunacak bir yer olsun diye koyulmuş. Yükseklik korkusu olanlar, kondüsyonu zayıf olanlar hiç denemesin.


Piramidin tepesinden görünüm.


Coba'daki oval piramid.


CANCUN



Cancun'da otelimizin olduğu yer. Cancun aslında küçük bir balıkçı kasabasıymış Ancak hükümet politikası ile buranın bir turist merkezi yapılmasına karar verilmiş. Heryer otel dolu ve amacına uygun olarak turistik. Gelmeye değer mi? Okyanus manzarası çok güzel ve burayı merkez alıp çevrede birkaç yere gidebilirsiniz. Ama onun dışında pek birşey olduğunu söyleyemem.


Otelimizden okyanus manzarası.


Cancun'da plajlar. Uçsuz bucaksız sahil ve okyanus. Ancak denize girmek biraz zor çünkü deniz aşırı derecede dalgalı.


Akşamüstü Cancun plajları.




Cancun'da gün batımı.


Sakın heryerde denize girmeyin, timsahlar doğal Meksika yaşayanı.

EL REY


Cancun'da Maya'lara ait kalıntılara rastlamak pek mümkün değil. Harabe görebileceğiz en kapsamlı yer El Rey arkeolojik alanı. Bölge MS 1200-1500'lere tarihleniyor. İspanyonlar geldikten sonra Maya halkı burayı terkediyor. 47 tane belirgin taş yapı harabe şeklinde izleniyor. 







Mutlaka görülecek yerler
1. Mexico city-Antropoloji Müzesi
2. Merida- Antropoloji Müzesi
3. Merida'da bir akşam
4. Uxmal
5. Chichen Itza
6. Coba


1 comment: