Sunday, October 12, 2014

Bosnia Herzegovina- Croatia Bosna Hersek Hırvatistan

Saraybosna


Saraybosna evlerin yeşillikler içerisinde saklandığı ve içinden nehir geçen güzel bir şehir. Osmanlı'nın izleri tüm şehire yayılmış durumda. İzleri hala görülenbilen bir diğer şey ise savaş. Binalarda hala kurşun, top gibi aslında keşfinin insanlığa çok da birşey kazandırmadığı ve sadece yok etmeye yarayan savaş malzemelerinin izlerini görmek mümkün. Şehrin havasında da biraz ağır bir enerji var aslında, sonuçta çok da mazide kalmamış, çok fazla acı yaşanmış bu güzel şehirde.

Sarajevo is the city with a beautiful view of the river and the green heights. Ottoman effect has been seen all around the city. Besides, the traces of the war are still there. There are still bullet holes at the buildings. People in this country have suffered a lot.




Latin Köprüsü. 1. Dünya savaşının başlamasına neden olan olayın gerçekleştiği köprü. Avusturya arşidükü Franz Ferdinand Sırp milliyetçisi tarafından bu köprüde öldürülmüş. 

Latin Bridge is known for assassination of Archduke Franz Ferdinand of Austria by Serbian nationalist.









Eski şehir çok büyük değil. Yürüyerek kolayca 2 saat içerisinde gezebileceğiniz bir yer. Başçarşı eski şehrin merkezinde bulunuyor. Osmanlıdan kalan camiler, medreseler, çeşmeler gözünüze çok aşina. Sokaklar sabahları çok sessiz, tek sakinlerimiz sokak köpecikleri ve sabahın erken saatlerini sevenler.

Old town is not a big area. It is easy to see most of the places by 2 hours walk. Bascarsi is a famous place to see and it is located in the center of the old town. There are too many mosques and madrasah from Ottomans around. 



Dışarıdaki penceresinden medresenin içi.
The view of inside of the madrasah.





Gazi Hüsrev Bey Camisi. Gazi hüsrev bey, Osmanlı'nın buradaki sancak beyi imiş.  Çok büyük değil ama şehir merkezinde dolaşırken görmemeniz mümkün değil. Mimar Sinan tarafından yapılmış.

Gazi Husrev Beg Mosque.








Gazi Hüsrev Bey Bezista. Bir çeşit kapalı çarşı. İçerisi İzmirdeki kızlar ağası hanı gibi. İçinde hediyelik eşya, yöresel kıyafetler satan mağazlar var.

Gazi Husrev Beg Bezista. It a covered market.



Gazi Husrev Beg Bezista.


Saraybosnada sadece cami yok elbette. Diğer dinlerdeki insanlar da ibadetlerini kendi yerlerinde yapabiliyorlar.

Sarajevo Cathedral.

Musevi vatandaşlar için sinagog.

Synagogue.


Başçarşı 16. yüzyılda kurulmuş. Eski şehrin merkezindeki çeşme 1700'lerden kalma.

Sebil in Bascarsi was built in 16 century.







Vrele Bosna, Saraybosna'daki çok güzel bir park. Çok bakımlı, temiz, yemyeşil ve insanan içini ferahlatan bir yer. Eski şehirden biraz uzak, araba kiraladıysanız ulaşım çok kolay, ama arabanız yoksa tramvay ve otobüsle de didebilirsiniz. Doğa sevenler için gidilmesi gereken bir yer. Giriş sadece 2 KM.

Vrele Bosne is a beautiful park that I suggest you to go. You can enter the park by horse carriage or by foot. Entrance fee for the park is only 2 KM.













Tipik lezetler köfte, boşnak böreği ve baklava. Baklavalar biraz fazla tatlı ama tatlı sevenler için ideal.

What to eat? Meatballs, burek (kind of pastry) and baklava.



                                           



Tabiki Türk kahvesi.. Tek fark eğer şekerli istiyorsanız, şeker kahvenin içinde değil yanında geliyor. Fincanlarda ise tutmak için kulp yok, içinde ay yıldız var.

Turkish coffee. If you would like to have it sweet, they put the sugar next to the coffee cup, not inside of the coffee.


 MOSTAR



Mostar, savaştan etkilenen diğer bir şehir. Neretva içinden sakince akıyor. Küçük ve sevimli bir yerleşim Mostar. Çok fazla turist olduğunu söylemem gerek. Bosna-Hersek'te kendi paralarının yanısıra  Euro da harcayabilirsiniz. Çoğu yer küçük hediyelikler de bile euro kabul ediyor.

Mostar is a city suffered from the war. It is located on Neretva River. Old town is very small but the city is bigger than the old town. You can spend both euro and Bosnia convertible marka for shopping. 





Tarihi Mostar Köprüsü. Mimar Sinan tarafından Bosna'lı bir mimara yaptırılıyor. Savaşta bombalanıyor, ancak sonra bazı ülkelerin de katkısıyla tekrar kuruluyor. Tipik Osmanlı köprülerinden, hilal şeklinde.

Old bridge (Stari Most) was erected in 1566 by a architect who was a apprentice of Ottoman architect Mimar Sinan. The bridge was destroyed on 1993 during the war, and it was rebuilt on 2004. 









Mostar köprüsünde Allah'ın 99 güzel ismini simgeleyen 99 basamak varmış bombalanmadan önce. Savaştan sonra tekrar restorasyon görmüş. 



Mostar sokakları dar, taştan yapılmış ve çok sevimli. Eski şehir çok küçük, 1 saatte gezebilirsiniz. Heryer hediyelik eşya satan mağazalarla dolu. Bu durum ortamı biraz  fazla turistik hale getiriyor. Ama daha içlere giderseniz daha sakin, daha doğal yerlere de ulaşabilirsiniz.



Eski bir Türk evi var, müze olarak kullanılıyor.

There is a old Turkish house and today it serves as a museum. 





Eski şehirden çıktığınızda ise oldukça büyük bir şehir sizi karşılıyor. Burada binalardaki savaş izleri çok belirgin.


Yeni şehirdeki parkta biraz dinlenip soluklanabilir, gezinize devam edebirisiniz.


Mostar köprüsünün gece görünümü.

Old bridge at the night.



                         






Yemek için eski şehrin merkezindeki Sadrvan Restoranına gidebilirsiniz. Yöresel bira, bey  çorbası (tavuk ya da etli), Hadzijski kebabı, dolma ve ayran denenebilir. Ev baklavası kesinlikle çok başarılı.

Sadrvan restaurant is located in the old town. We tried different dishes and all of them were very delicious. We tried local beer, beg soup (with chicken or beef), Hadzijki kebab, and stuffed vegetables. Home made baklava is also very delicious.








SPLIT

Split, gerek deniz ve güneşin tadının çıkarılabileceği gerekse de tarihte şöyle biraz Romalılar dönemine gidilebilecek ferah ve güzel bir şehir. Ayrıca 15. yüzyıldan kalma pek çok bina var. Hırvatistan'ın Dalmaçya kıyılarında konumlanmış durumda.

Split is a Dalmatian city of Croatia. You can find a shinny sun, a wonderful sea and archeological sites here. 


Romalılar zamanından Diocletian sarayı, arkasında katedral ile birlikte görülüyor.

Diocletian Palace and Cathedral.



 Peristyle.

Peristyle. It is the only open place of the palace and surrounded by columns. 




















Balık pazarı. Balıklar çok çeşitli ve çok ucuz. 

Open fish market. There are different kind of fish and they are generally very cheap.



Taze sebze ve meyva pazarı. Hemen hergün kuruluyor.

Open market for vegetables and fruits. 




Şehri yukarıdan izlemek istiyorsanız oldukça yorucu bir merdiven etabından sonra ulaştığınız dinlenme yeri yorgunluğunuzu alıyor. Burada güzel bir park var, gerek gündüz gerekse de gece manzarası çıkmaya değer.

If you wanna see the whole city, you need to climb a bit. Take the stairs but they are so many, I must say it is very tiring work. But finally you will arrive the nice place having beautiful view.









Splitte ne yenir? Kesinlikle deniz ürünü. Lezzetli ve ekonomik. Paella benzeri deniz ürünlü pilav, kalamar ve diğer deniz ürünlerini kolayca bulmak mümkün.

What to eat? Squid, shrimp, and rice with sea food.

TROGIR


Trogir Dalmaçya kıyılarında bulunan, UNESCO korumasında bir ortaçağ kasabası. Açıkçası Hırvatistanda bu kadar iyi korunmuş ortaçağ kasabalarını bulacağımız hiç aklıma gelmezdi. Ayrıca helenistik dönemden kalıntıları da görebilmek mümkün. M.Ö 3. yüzyılda Yunanlar tarafından kurulduğu söyleniyor.

Trogir's history dates back to Hellenistic period. It is in UNESCO World Heritage site list. It is a wonderful medieval town, worth to see. 


Kamerlengo castle. It was built on 15 century.



















Dalmatia region by car.







SIBENIK



Sibenik de Trogir gibi ortaçağdan kalma bir yerleşim bölgesi. Burası da UNESCO World Heritage Listesinde. Dalmaçya kıyılarında denizle tarihin buluştuğu çok güzel bir kasaba. Dar sokaklar, yüksek merdivenler, taş evler ve daha az turistik eşya dükkanı ile çok sevimli..

Sibenik is also medieval town of Split area. It is in the list of UNESCO World heritage sites as well. If you are interested in the medieval periods, you would like this small town.



























Geleneksel tatlı. Çok yumurtalı krem karamel tadında :)
Traditional desert of Croatia. It is something like creme caramel. 


KRKA


Krka Milli Parkı.. Adını Krka nehrinden alıyor. Alanda pekçok küçük-büyük şelale var. Milli park oldukça büyük, tam olarak gezebilmek istiyorsanız, en az 1 yarım gün (5-6 saat) ayırmak durumundasınız, aksi halde sadece bir kısmını gezebilirsiniz. Giriş 110 kuna.

Krka national park. The name of "Krka" comes from the river with same name. There are a lot of waterfalls, different plant species, reptiles and fish species.  If you want to see the all park, then you should arrive there in the morning and have at least 5-6 hours. Otherwise you can see only a part of this park. Visovac island is located in the park and you can visit Franciscan monastery in this island. Also, Roman military ruins, and ruins of Trosenj and Necven fortresses are hidden in the park. I suggest you to visit Skradinski buk, Roski slap and the island. You can go to Skradinski buk from the Lozovac entrance by free bus service, or go to Skradin entrance and take the boat tour to Skradinski Buk. Entrance fee for the park is 110 Croatian Kuna.



Krka river



















What to eat? Sea food and local beer..

Local beer.

DUBROVNIK



Dubrovnik Dalmaçya kıyısında kurulmuş çok güzel bir şehir. 1667 yılındaki depremde şiddetli hasar görmüş ancak hala çok iyi korunmuş bir ortaçağ kasabası.

Dubrovnik is located on Dalmatian coast. The earthquake in 1667 destroyed the city, but it is still a very nice medieval town.





                   
                       Eski şehre dört ayrı kapıdan giriş yapabilirsiniz. Biz Ploce kapısından girdik.

There are two main gates for going through the old town, Pile and Ploce. 


                                         









Stradun caddesinin sonunda yeralan Sponza sarayı. Dubrovnik'te orjinal haliyle korunan tek saray. Bu bölge depreme maruz kalan bir alan olduğu için, özellikle 1600'lerde yerle bir oluyor. 1500'lerde yapılan saray bir şekilde sağlam kalmış.

Sponza Palace has preserved its original form even after the earthquake. Its history dates back to 15th century. It is located at the beginning of the Stradun (if you take the Pile Gate).




Placa - Stradun caddesi. Eski şehir sağ ve solda olmak üzere bu ana caddenin iki yanında yukarılara doğru çıkıyor. Etrafı surlarla çevrili.

Stradun is the main street of old town. It is not very long street, it will take 10 minutes to walk from Pile Gate to Ploce Gate. 



                    




                    



1300'lerde kurulmuş bir eczane. Şu anda müze olarak hizmet veriyor. Gitmişken görebilirsiniz.

The pharmacy dates back to 13th century. Today, it is a museum. 





The illustration of the pharmacy.

Eczanenin içi.

Inside of the pharmacy.



Eczaneden dışarıya bir bakış.

The view from the courtyard of the pharmacy to the cathedral.





Onofrio çeşmeleri.

Onofrio's Fountain.



Markete giderken birden inanılmaz şiddette bastıran yağmur nedeniyle bir vatandaşın garajına sığınmak durumunda kaldım. Kendisi pek konuksever birisiydi. Eylülün başı itibarı ile de olsa bu yazın hep böyle geçtiğini söyledi. Doğru dürüst bir yaz yaşayamadıklarından şikayetçiydi. Yağmur o kadar şiddetliydi ki otele dönemeye çalışırken sadece 1-2 dakika yürüdüm ancak tamamen duş almış gibiydim.

I had to take a shelter because of the heavy rain that started suddenly. My shelter was a garage of a very kind gentlemen. It was raining so heavily, so after 3 minutes walking I was like the one who took a shower. 





Surları gezmeye başladık. 2 saat sürecek bir gezi. Giriş 100 kuna.

It takes approximately 2 hours to walk along this medieval city wall. It is a bit tiring, but too much to see. Entrance fee is 100 kuna.




Lokrum adası.

Lokrum island can be seen while taking the city wall tour. 



Surlardan Lokrum adası ve kırmızı çatılı Dubrovnik evleri.




Lovrijenac kalesi.

Fortress of Lovrijenac.




The view from window of the city wall.



Lovrijenac kalesi. 

Fortress of Lovrijenac.





Surlardan şehre bakış.






İspanyol merdivenlerine benzer basamaklardan biraz yükseye çıktığınızda karşınıza Aziz Ignatius klisesi ve ortaçağ binası çıkıyor.

There is a place in old town that resembles to Spanish steps in Rome. At the end of the steps saint Ignatus church welcomes you.


Aziz Ignatius Klisesi. 

Saint Ignatius Church 






                   

Eski şehirde küçücük bir klise var. Geceleri konser düzenleniyor. Çok küçük bir yer, yaklaşık 40-50 kişi alabilir. Bizim şansımıza klasik müzik konseri vardı. Klisede klasik müzik sevenlere tavsiye ederim. Bu kilise de 1667'deki depremden etkilenmeden kurtulabilmiş.

At the end of the Stradun (or at the beginning; it depends on which gate you take for entrance to the city), there is a Franciscan Monastery. If you like listening to music in church, take your chance for this place. This small church is one of the places that remain undamaged after the earthquake in 1667.






                   

Eski şehrin bir kanadı aşırı turistik iken, diğer kanadında şehrin sakinlerinin yaşadığı yerleri doğal haliyle görebilirsiniz. Ayrıca bu tarafta mükemmel manzaralı bir kafeterya bulunuyor. Yiyecek servisi yok, sadece içecek ve biraz çerez var. Kesinlikle gitmeye değer. Tam surların dibinde, denize neredeyse bitişik, kayaların üzerine oturtulmuş bir kafeterya.

While one side of the old town is totally touristic and full of restaurants, the other side is calmer. On this side, there is a cafeteria next to the sea, and it presents amazing view of the sea and sky. There is nothing to eat, only drinks. One must spare time for this marvelous place.



                  
           




Spanish steps at the night.








2 saat boyunca Dubrovnik surlarını gezdikten sonra şöyle güzel bir yemek yiyelim dedik. Bir önceki akşam geldiğimiz ve yemeklerini çok beğendiğimiz limandaki restorana tekrar oturduk. Yemeklerimiz spariş ettikten kısa bir süre sonra geldi. Tam şarabımızı yudumlamaya ve salatalarımızdan tatmaya başladığımızda bir anda yağmurdan boşalırcasına bastıran yağmur yüzünden şemsiyelerin altına sığınmak zorunda kaldık. Şarabımızı yan masadaki bir çift ve bir bayan ile paylaştık, karşılığında da başımızı sokacak bir şemsiye bulduk..







                                             
Az sonra yağmurda boğulacak olan ahtapot salatamız..

What to eat? See food..

                                        
Biraz sulu bir deniz ürünlü pilav ve klasik deniz ürünleri. Et yemiyorsanız, orjinal bir yemek bulmakta biraz zorlanabilirsiniz.

If you are vegetarian, a little hard to find a place for dinner. 

Notlar:
Mostar'dan Split'e gitmek için Citluk-Ljubuski-Metkovic yolunu kullanabilirsiniz. Sınır kapısı boştu ve rahatlıkla geçebildik.


Split'ten Dubrovnik'e gitmek için önce Bosna Hersek'e giriş yapmak sonra da tekrar Hırvatistan'a girmek durumundasınız. Bosna Hersek'in Hırvatistan kıyılarına açılan bir toprağı var, dolayısıyla 2 sınır kapısı geçiyorsunuz.

1 eu = 7 Hırvatistan kunası
1 eu = 2 Bosna markı

PC:
In order to go to Split from Mostar by car, take the Citluk-Ljubuski-Metkovic road and the border. there was no line and we crossed the border by this route without delay.

If you want to go to Dubrovnik from Split by car, you will have to cross two borders. Bosnia Herzegovina has a land that opens to Dalmatian coast ant this land goes through Croatia. While driving from Split to Dubrovnik, you will cross the Croatia- Bosnia Herzegovina border first, then you will cross the Bosnia Herzegovina-Croatia border again. 

1 euro =  7 Croatian kuna
1 euro = 2 Bosnian convertible marka